Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Kış Gecesi Öyküsü...

"Pes ediyorum.." Ayağa fırladım, biraz kafeine ihtiyacım vardı.. Gecenin bir yarısı olmuştu ve kim bilir kaç tane kağıt buruşturup fırlatmıştım.. Kahvemi hazırlarken bir taraftan da düşünüyordum.. Ne yapabilirdim..? Gerçekten vazgeçmeli miydim..?  Kupamı elime alıp dışarıda yağan karı izlemek için pencerenin önüne geçtim.. Bembeyaz, iri kar taneleri dökülüyordu gecenin karanlığında.. Dışarıda hiçbir araba veya hiçbir canlı görünmüyordu.. O sırada onu fark ettim.. Yaşlı bir adam sokak lambasının altında oturuyor, soğuktan korunmaya çalışıyordu.. Birdenbire kafasını kaldırıp pencereye baktı, göz göze geldik.. Yaşlı adamın bakışlarındaki bir şeyler beni kendisine çekti.. Neden çekinmedim, korkmadım bilmiyorum ama hemen montumu alıp aşağı indim.. Yaşlı adama doğru yaklaştım..  "Bu saatte ne yapıyorsunuz burada..? Üşümüyor musunuz..?" Cevap vermedi ama gözlerini bana çevirdi.. Kapkara gözleri vardı, o kadar derindi ki..  "Yoksa gidecek bir yeriniz mi yok..?...

Günlük...

Gözlerini açtığında gün daha yeni doğuyordu. Yorganına sarındı çünkü buz gibiydi odası. Bir süre öylece uzandı yatağında. Sonra birden bir gariplik fark etti. Başında tarif edemediği bir ağrı vardı, sanki akşamdan kalma gibiydi. Ne bulunduğu odayı hatırlıyordu, ne de dün ne yaptığını. Soğuğu falan unutup çıktı yatağından. Hayır, odayı hala hatırlamıyordu. Kapıya doğru yöneldi ama kapı kilitliydi. Durum git gide daha ilginç gelmeye başlamıştı; bir taraftan da korkmaya başlamıştı. Pencereye doğru gitti. Pencerenin önünde parmaklıklar vardı. Bir bahçeye bakıyordu odası; yemyeşil, ortasında havuz olan bir bahçeye. Dışarda kimsecikler yoktu. O saatte hangi manyak niye uyanık olsun ki? Ah, pardon. Ne diyorduk? Odaya tekrar göz gezdirdi. Bir masa vardı, e haliyle bir de sandalye. Kapının yanında bir dolap vardı. Yatağının yanında da bir komodin. Çekmece ve dolapları karıştırmak geldi içinden, bu gizeme bir çözüm bulabilirdi belki. Masasında boş kağıtlar, kitaplar vardı ama hiçbiri bir anlam...

Gezgin...

Bir zamanlar bir adam varmış.. Bu adam yaşamanın zorluklarından devamlı şikayet edermiş.. Bir gün yaşamaktan yorgun düşmüş ve o gün bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş.. Gezmiş, dolaşmış, misafir olduğu şehirlere, insanlara derdini anlatmış.. Kimse derdine derman olamamış ama.. Ama kararlıymış kusursuz bir yaşama kavuşmaya.. Sadece kendisi için de değil, tüm insanlar içinmiş çabası.. Yine bir gün soluklanmak için durduğu şehirlerden birinde bir gezginden bahsetmişler.. Tüm dünyayı gezmiş, her şeyi, her yeri öğrenmiş birinden.. Onu aramaya koyulmuş.. Sora sora bulmuş da bu meşhur ama isimsiz gezgini.. Deniz kenarında balık tutmaktaymış.. Yanına yaklaşmış, kendini tanıtmış ve derdini anlatmış.. Ama gezgin onun geldiğinden bihabermiş gibi oltasıyla ilgilenmeye, balık tutmaya devam etmiş.. Derdini anlattığında, sözleri tükendiğinde ise gezgin bu adama bakmış ve ona bir yerden bahsetmiş.. Bu yer ona ilaç olacak, yaşamın bütün zorluklarından arınmasına yardımcı olacakmış.. Gezgine sonsuz teşe...